Zamane Dervişi
Efendim, Hz. Mevlânâmız ve Şems-i Tebrîzî Hazretlerimiz bir gün dergâhtayken, dergâhın dışından bazı kimseler dergâha müracaat etmiş ve bir şeyh istemişler. Mübarekler de, aralarından bir müridi şeyh olarak göndermişler. Sonra Hz. Şems ve Hz. Mevlânâmız birbirlerine dönerek, “İyi ki şeyh istediler, derviş isteselerdi ya sen ya da ben gitmek zorunda kalacaktık!” demişler.
Tasavvufun ne olduğunu anlamak isteyenlerin, tek kıstas olarak, Mi’rac hadisesine bakmaları yeterlidir. Tasavvuf, baştan sona irfan ile hizmettir. Hakk’ın insanlardan beklentisi budur! Herkes mutasavvıf olabilir fakat herkes sûfî olamaz. Sûfîlik; başka bir deyişle dervişlik, yan gelip yatma yeri değildir, hizmet yeridir!
Mesele şeyh olup el etek öptürmek değil, derviş olup irfan ile hizmet edebilmektir.