“Dergâhlar, yaralı ceylan kulüpleridir. Gönlün yanmadan gitmezsin.”
İnsan nasibini bulana kadar kırk kapıdan geçermiş. Mim Kemâl Öke’nin yolculuğu da bu türden bir yolculuk.
İki ayrı dünya… İki Mim Kemâl…
Sonra badireler birbiri ardına gelir: oğlunun rahatsızlığı, kızı Nazlı, üniversiteden uzaklaştırılma…
“Böylece, daha süfli bir dünyadan, daha lâtif bir dünyaya geçiş sağlıyorsunuz,” diye tanımlıyor Öke geçişi. Nasibi bir yaralı ceylana döndüğünde gelmiştir sonunda…
Kırılma noktalarında remizler, semboller, rüyalar, karşılaşmalar olan bir hayatın tasavvuf yoluna giriş hikâyesi…
Bu kitap, manevi atlasın büyüklerinden hareketle, günümüzde sayıca hiç de az olmayan “yaralı ceylanlar”ı konu ediyor. Hem dünyaya düştüğümüzden beri, Sevgili’nin bahçesinden uzaklaşmış “yaralı ceylanlar” değil miyiz, her birimiz?
Okuduğunuzda onlarca hikâyenin ve taşıyıcılarının; kalbinize, ruhunuza dokunuşlarını hissedeceğinizi umuyoruz.
Yayınevi: Sufi Yayınları